İstanbul Üniversitesinde 9'u 5 geçe meşum haber duyulmuş...Bir Alman profesör var,hukuk fakültesinde... O da duymuş, şaşkın...
Derse girsin mi girmesin mi bir türlü karar veremiyor.O sırada aklına rektöre müracaat etmek geliyor.Hemen rektörün odasına gidiyor ve aralarında şu konuşmalar geçiyor:
~~'' Efendim mütereddidim . Acaba ne yapsam ?' '
~~'' Siz de böyle büyük bir adam ölünce ne yaparlarsa onu yapın. ''
İşte o zaman Alman profesör kollarını iki yana sarkıtarak: '' Biz de böyle büyük bir adam doğmadı ki ölsün '' der!!!
Dünya aramızdan ayrılışının 70. yılında dahi Atatürk'ün gelmiş geçmiş en büyük lider olduğunun farkında, bizdeki aklı evvellerse yok yalnızmış , yok rakı içermiş aymazlığı içinde,utanç duyuyorum ...
İnanç ve kararlılıkla aydınlattığın yolda fikirlerin ardındayız...
4 yorum:
Nur içinde yat ATAM
ağzına sağlık canım. Herşeyi bitirdik, bukadar yıldır Atatürk'ü anlamayı başardık sanki de, sıra Mustafayı anlamaya tanımaya geldi.
Sevgilerr
Ben bunu duymamıştım, nasıl kaçırmışım? Ne güzel bir söz etmiş Alman profesör.
Bir öğle vakti
Bitmeyen enerji, kavuniçi bir top olmuş, trajik bir yangının küllerinden yeniden doğan şehrin ufuk çizgisinde, körfeze usul usul iniyor.
Rakının dibine vurma saati...
Takvimler, 1923'ü gösteriyor.
Adres, numara 248, Kordon...
Naim Palas... ikinci kat...
Cumbada oturuyor Mustafa Kemal.
Sevmez fazla yemeği.
Leblebi var yine önünde...
Garson titriyor. Çünkü çocuk, Rum.
Sesleniyor Gazi, şefkatli bir ses tonuyla...
Vre Dimitri' diyor, 'gel bakayım.'
Çocuk, 'buyur Pasam' diyor, ş'lere dili dönmeyen, kırık dökük Türkçesi'yle.
'Sizin Kosti' diyor... işgal sırasında izmir'e gelen Yunan Kralı
Konstantin'i kastederek.. .
Sizin Kosti, geldi mi buraya?
Geldi pasam...
Oturdu mu bu masaya?
Oturdu Pasam.
Güneş batarken rakı içti mi?
içmedi Pasam.
Bu cevap üzerine rakısından bir yudum daha alır ve gülümseyerek sorar:
Eee.. o zaman sormadın mı çocuk, ne halt etmeye almış izmir'i?
afiyet olsun paşam...
Yorum Gönder