Mayıs 25, 2009

Bahar'da Yedigöller...




Önce sonbaharda sonra ilkbaharda gittik Yedigöllere baharda çok güzeldi ama sonbaharda bambaşkaydı her taraf kartpostal gibiydi günlerce gözlerimi kapattığımda kendimi orda hissettim:)) Eğer bir kere gitme şansınız varsa kesinlikle sonbahar derim ama yeşilin tadına doyulmaz derseniz ilkbaharda, pikniğimizi yaptık çaylarımızı içtik yürüyüş yaptık göllerin etrafında gezdik Pisagor u yeniden keşfettik daha neler neler ...

Mayıs 18, 2009

Günler geçer,zaman kuş misali uçarken...

Böyle birbirinden ilginç belkide daha önce hiç yapılmamış türde ebrular yapılır hepsi de çok sevilir gidilip gidilip bakılır baktıkça değişik fikirler akla gelir ve yapmak için sabırsızlanılır :))Okunmakta olan kitaplardan Kanatsız kuşlar sonunda bitirilir , çok beğenilir daha geniş bir zamanda detaylı anlatmak için kenarda bekletilir ve darısı hala okunmakta olan okulda bırakıldığı için bi nebze üvey evlat muamelesi görmekte olan Zemberek Kuşun Güncesinin başına denir...Ve hemen hiç vakit kaybetmeden Bir gün tek başına ya başlanılır...
Bu arada pek çok yer gezilir Amasra ,Zonguldak, Akçakoca ,Ereğli ve Gökgöl mağrası ilk akla gelenlerden olmakla birlikte planlarda daha pek çok yer ve güzel güneşli günler vardır... Gezilen yerler tabiiki ilk fırsatta kayıtlara dahil edilecektir... Tabii ki yeme içme durumlarıda ihmal edilmez spora hala deva edilir durumlar gayet keyif vericidir ve bu yazım neden bu haldedir ahhh başlık hep senden sebeptir :))) diyerek bloglarda dolaşırken gördüğüm ve dikkatimi çeken ilk fırsatta denenen Sultan lokumuna ani bi geçiş yapalım maalesef hangi blogda gördüğümü kaydetmemişim pleaseeeee....Ama harika bi tarif burdan tarif sahibi eğer görürse çoook teşekkürler....
Malzemeler:
~~1 kg. süt
~~1 paket margarin
~~2 su bardağı toz şeker
~~2 su bardağı + 2 yemek kaşığı un
~~1 adet şekerli vanilin
~~1 su bardağı ceviz
~~1 tatlı kaşığı tarçın ve damla çikolata (orjinal tarifte yoktu ama çok yakıştı )
~~ 2 kase hindistan cevizi
Yapılışı: Un ile yağ orta boy bir tencereye konularak birlikte kavrulur. Toz şeker ilave edilerek kavrulmaya devam edilir. Bu arada süt yavaş yavaş ilave edilerek, koyu kıvamlı bir muhallebi elde edene kadar pişirilir. Muhallebi, ocaktan alınır alınmaz şekerli vanilinı ilave edilerek iyice karıştırılır ve buzdolabında 2-3 saat soğutulur. Bu zaman sonunda ceviz büyüklüğünde parçalar alınarak, içine ceviz ve tarçın karışımından konulur ve avuç içerisinde küçük lokmalar halinde yuvarlanır. Lokmalar, içerisine hindistan cevizi konulmuş kaseye atılarak her tarafının hindistan cevizine bulanmasını sağlanır.Ve çikolata sosu ve bademli kırmızı drajelerle servis edilir....

Mayıs 13, 2009

Hidiv Kasrı ...














Hıdiv, Osmanlı' nın Mısır valilerine verdiği ünvan. İstanbul Boğazı'nın Anadolu yakasında bulunan Çubuklu'da geniş bir koruluk içindeki Hıdiv Kasrı, bir zamanlar Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa'nın köşküymüş. 19. yüzyılın sonlarında, genç yaşta Mısır Valisi olan Abbas Hilmi Paşa, Osmanlı devletinden Mısır'daki İngiliz nüfuzunu kırabilmek için destek sağlayabilmek için uzun süreli İstanbul'da kalması gerekince , 1903 yılında Çubuklu'da iki ahşap yalı satın almış. Zamanla yalılarının arkasındaki yamaçları ve üst düzlüğü kapsayan 270 dönümlük bahçeyi de alan Paşa, 1907 senesinde İtalyan mimar Delfo Seminati'ye o devrin mimari modasına uygun olarak art nouveau tarzındaki bu muhteşem saray yavrusunu yaptırmış. Ünü Avrupa' ya kadar giden özel ve İstanbul 'un en büyük gül bahçesine sahip bu mekanın bir özelliği de Boğaz tepelerinden iki kıtayı birleştiren kulesinin İstanbul 'un zamanında buharla çalışan ilk asansörlerinden birine sahip oluşuymuş.

Mayıs 02, 2009

Cezayir ( Fransız ) Sokağı ...

Nasıl muhteşem di mi ??Ben bayıldım çok sevdim ...Sağlı sollu kafe ve restoranların bulunduğu ve sadece yaya trafiğine açık, merdivenlerden oluşan dar bir sokak. Orijinal ismi Cezayir Sokağıymış. Fakat restorasyon işlemlerini Fransa üstlendiği ve gerçekleştirdiği için bir dönem ismi Fransız Sokağı olarak değiştirilmiştir. Fakat Ermeni meselesi yüzünden Fransa'ya olan tepkiden dolayı tekrar tabelalar Cezayir Sokağı olarak değiştirilmiş ama sokak üzerindeki birçok dükkanın ismi hala Fransızca...
Fransızlar, Beyoğlu'nda çok önemli izlere sahipmiş. Zira Beyoğlu'ndaki ilk kahvehaneler, ilk oteller, ilk sinema ve tiyatrolar, 19. yüzyılda Fransızlar tarafından kurulmuş. Sokağın sol tarafındaki binaların tümü 1890-1910 yılları arasında İstanbul'da yaşamış Karaköy ve Eminönü rıhtımlarını inşa eden Fransız müteahhit mühendis Marius Michel'in imzasını taşıyormuş. Ayrıca ünlü Fransız ressam Al-bert Mille de 1950'li yıllarda bu bölgede yaşamış. Fransız kültürünü yansıtmayı hedefleyen sokakta, değişik tatlar sunan cafeler, restoranlar ve sanat merkezleri bulunuyor.

Yokuş aşağı merdivenlerden oluşan çok şık bir sokak. Burda yer alan dükkanlar normal fiyatın biraz üzerinde fakat pahalı değil mesela bu kahve 6 tl ,bizce gayet uygun :))





1800'lerin sonu, 1900'lerin başı itibariyle yüzyılın değişimine tanıklık etmiş, farklı hayatların yaşandığı birkaç nesille birlikte gözden düşmüş binalar restore edilerek, pembe ve sarı renklere boyanmış, tentelerle donatılmış. Kaldırım taşları yenilenerek, bölgenin tamamı için özel bir müzik sistemi kurulmuş. Fransız Sokağı'nı süsleyen havagazıyla çalışan 100 yıllık sokak lambalarını Paris Belediyesi göndermiş. Yer taşları Paris'ten gelen mimarlarla çalışılarak düzenlenmiş. Ben çok beğendim isminin bi Cezayir bi Fransız sokak olarak değiştirilmesi hoş olmasa da sokak çok hoş :)) Kesinlikle İstanbul a yolunuz düşerse ya da orda fakat hala görmemişseniz mutlaka gidin gezin birbirinden güzel kafelerde bi kahve ya da şarap için o sokakta yaşadığınızı hayaledin :))

İşte sergilenen ilk Ebru çalışmam :))

Kendileri sergilendikleri için çerçevelenmekle ödüllendirilmiştir :))Duvara asmadan fotoğrafını çekmeyi unuttuğum için hem parlamış hem de kendisine ampulde eşlik etmiştir :)) Ama tüm bunlar ilginç bi ebru çalışması olduğu için ününe ün katmaktadır :))

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails