Haziran 28, 2008

Yaşasın Tatilll !!!

Selammm...
Yaşasın tatil diyen genelde öğrenciler olurdu ,daha doğrusu önceleri sadece öğrencilerin tatile sevindiğini zannederken ,öğretmen olduktan sonra anladım ki meğer öğretmenler öğrencilerden daha çok tatil istermiş te benim haberim yokmuş .... Offff nası bi cümle oldu bu şimdi :)) Neyse anladınız siz beni....

Evett yaşasın tatil diyen ben 1 buçuk ay içinde sadece 3 gün okula gitmekle aslında çok daha önnce tatile başladım ama psikolojim henüz başlamamış meğer ki bugün artık kesin tatil....

Yarın itibarı ile Bartın dan uçuyorum bu yaz tatil planları biraz karışık hep önceden planlanıp gerçekleştirilen tatiller bu yaz sekteye uğradı oysa ne güzel Yunan Adaları planlarımız vardı ,kısmet başka bi yaza kaldı....

Şimdilik planlar daha çok okumayla ilişkili,yukarda gördüğünüz kitaplar hep okumak isteyip te bi türlü elime alamadıklarımdan bi demet umarım bu yaz okunacaklar ,bunun yanı sıra Diriliş ve listemde daha pek çok kitap beni bekliyor...

Birde hevesle arkadaştan alınan 60 dakikadan 70 derslik bi İngilizce seti beni bekliyor ki bakalım bu sefer azimliyim hatta azimliyiz eşimi de heveslendirip daha bi şevkle çalışıcizzz....

Durumlar budur blog sayfamla arada da olsa haşır neşir olmaya blog yazarlarını okumaya takip etmeye fırsatlar yaratılacaktır tarafımca ...

Eeee şimdilik budur ,herkese çooook keyifli tatiller dilerim...

Haziran 27, 2008

Adam Fawer ' dan Empati !!!


'' İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur,ama onlara neler hissettirdiğinizi asla unutmaz. ''
~~ Maya Angelou ~~
Bol güneş altında bi çırpıda okunan sonrasında dönüp bakılan akılda kalıcılığı pek bi kısa olması muhtemel bi kitap... Okuduğum bi kitabından etkilendiğim yazarın diğer kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum fakat aynı tarz kitapları üstüste okuyunca da sıkılıyorum...
Aslında konu fena değil tabii ki Olasılıksız daha etkileyiciydi ama Empati de fena bi kitap sayılmaz ama gereksiz uzatılmış bence aynı tema 400 sayfada da çok güzel sıkıcı olmadan anlatılabilirdi...Başlangış ve sonuç uzun tutulmuş 100 sayfa okuduğumda eeee yani konu ne diye soruyodum kendime :))
Üstün yetenekleri olan genç beyinler kendileri gibi olan öğretmenleri tarafından keşfediliyor daha sonra yetenekleri öğretmenlerini aşıp kötü niyetli kişilerce de farkedilip kullanılmak isteniyor .Önce iyi niyetli bi girişim zannediliyor fakat gerçekler erken fark edilip kimi kaçıyor kimi yeteneklerinden arındırılıyor ya da öyle zannediliyor...
Kurgu güzel ,sonuçta insanın aklında şüphe kalmıyor her soru işareti cevaplanıyor,ben detaydan sıkılmam önemli olan hissettiğim heyecan ,başkasının aklını okumak nasıl oluyomuş başkasının yaptıklarına yön vermek ne hoş olur derseniz okuyun derim...

Haziran 25, 2008

Güzelcehisar'dan !!!

Güzelcehisar....Bartın a sadece 17 km olmasına rağmen İnkumu gibi Amasra gibi taş binaların egemenliğine girmemiş son derece doğal şirin mi şirin minik bi koy....
Bartın dan İnkumu güzergahını izleyerek 15 km sonra sola ayrılan 2-3 km lik dar ama süper bi manzarayla ilerleyip bu sakinliğe ulaşıyoruz...
Doğal haliyle kalmasının en büyük sebebi Lav sütunları sebebiyle sit alanı olması....
Güzelcehisar Lav Anıtları dünyada ender bulunan doğal oluşumlardan...
Kuzey İrlanda İskoçya ve Kaliforniya da bulunan Lav sütunları koruma altına alınarak ve de tanıtımı yapılarak dünyanın dört bir yanından gelen turisti ağırlamakla birlikte biz yine pek çok değerimizi tanıtamadığımız gibi Güzelcehisar ı da herkes den adeta saklıyoruz...

Güzelcehisar da günü birlik piknik alanları çadır kampları pansiyonlar gelenleri karşılayıp çok da güzel ağırlıyor miss gibi pırıl pırıl bi deniz Akdeniz ve Ege yi bile aratmıyor...
Gün batımı na genellikle yunuslar da eşlik ederdi ama bugün yoklar ....
Çoğunlukla tercih ettiğimiz piknik alanından... Mangalınızı yapabilir, çayınızı içebilir,çiçeklerin arasında huzur bulup denizin keyfine doyasıya varabilirsiniz....

Bartın da deniz = Güzelcehisar derim ben....

Haziran 19, 2008

Hamlet ve Ofelya !!!


Mutfakta fazla kalmadığım yenilikler yapmadığım kısa geziler de daha önce paylaştığım yerlere olduğu için blog sayfaları kitaplara kaldı....

Shakespeare in karakterlerinden biri Ofelya ...Açık söylemek gerekirse hep duymuş olmama rağmen ne Hamlet le ilgili ne de Ofelya ile ilgili bilgi sahibi değildim fakat artık biliyorum kitabı okuduktan sona biraz da araştırdım :))

Lisa Klein, Ofelya’nın şu ana kadar ki yorumlarından hiç memnun olmadığından ve Shakespeare de daha güçlü kadın karakterler yazmak için hayatta olmadığı için , Ofelya’nın hikâyesine yeni bir can verme görevini kendisi üstlenmiş. Shakespeare’in ünlü trajedisinin bu yeni uyarlamasında başrolü Ofelya oynuyor. ....

Annesinin o doğarken ölmesi ile babası ve erkek kardeşi ile babasının sevgisinden uzak erkek çocuğu gibi büyüyen Ofelya babasının Elsinore kalesine kralın yanına girişiyle kraliçenin dikkatini çekiyor ve gerek zekası gerek güvenililiğiyle Gertrude nin gözde nedimesi konumuna yükseliyor...

Güzelliğinin yanı sıra bilgiye susamış ve hazırcevap biri olan Ofelya, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir sarayda güç kazanmanın yollarını öğreniyor. Büyüleyici, esmer prens Hamlet’in dikkatini çekince aralarında gizli bir aşk filizleniyor. Ama kötülük, çok geçmeden Danimarka’yı bir delilik yuvasına çeviriyor ,kral öldürülüyor ve yerine kötülük timsali olan kardeşi Claudius geçiyor ve aradan 2 ay geçmeden kraliçe ile evleniyor.Hamlet annesinin ve amcasının yaptıklarından ve babasının hayaletini görmesi üzerine gözü intikamdan başka bir şey görmüyor ve Ofelya’nın mutluluğu parçalanıyor. Sonunda Hamlet’e olan aşkı ve kendi hayatı arasında bir seçim yapması gerekiyor Ofelya’nın. Çaresizlik içinde, Elsinore’dan sonsuza kadar –çok ama çok tehlikeli bir sırla birlikte– kaçmak için çok da güvenilir olmayan bir plan yapıyor.

Planında tüm güçlüklere rağmen Hamlet in güvendiği tek dostu Horatio nun yardımlarıyla başarılı olup Fransa da St Emilion Manastırına gidiyor ve Horatio dan kardeşi ve Hamlet in birbirlerini öldürdüğünü kral ve kraliçenin de öldüğünü ve Danimarka nın Noveç kralı Fortinbras tarafından ele geçirildiğini öğrenip bi kere daha yıkılıyor . Yaşamını St Emilion manastırında oğlu Hamlet le birlikte güven içinde sürdürerek geleceğin Danimarka prensi ile birlikte Danimarka ya uzaktan bakıyor....

Etkileyici......

Haziran 18, 2008

Karadeniz'in çalışkan kadınları için ; Sarı Yazma!!!

Seviyorum yazarları kendi anlatımlarıyla okumayı , yazarın hayatıyla birlikte bir döneme tanık olmak yaşananları görmek etkileyici kendimi o zaman dilimindeymiş gibi hissediyorum...

Sarı Yazma da Rıfat Ilgaz la birlikte o dönemi yaşamış oldum adeta Cide de doğup büyüdüğü yerleri gezerken , ordan babasının tayini sebebiyle Terme ye gittiğinde ben de vardım sanki ,öğretmenliği ,hastane dönemleri ,cezaevleri hepsinde yanındaydım...dönemin güçlükleri çekilen yokluklar yaşamın ne zor olduğu her birine kitapta tanık oluyosunuz onunla birlikte yaşıyosunuz....

Kitap yazarın yıllar sonra memleketi olan Cide de geriye dönüp yaşadıklarına bakması ile başlıyor ve başladığı yerden de yazmaya devam ediyor,çok zor şartlarda geçen çocukluğu,anne baba ve kardeşleri ile ilişkileri ,babasının ölmesi ile ideaallerinden vazgeçip öğretmen okuluna gitmesi okul yaşantısı boyunca öğretmen ve arkadaşları ile yaşadıkları dönemin zorluklarına rağmen aşık oluşu yaşayamayışı...

Sonrasında öğretmen oluşu çok çabuk evlenmesi bi kızının olması adından daha da çabuk ayrılışı,kızını yıllar sonra görmesi tabii ki tanıyamaması...

Sonra eski hayali olan ünv.okuması edebiyatçı oluşu tekrar evlilik bu arada yakalanılan dönemin en önemli hastalıklarından olan verem sebebiyle defalarca yatılan senatoryumlar evden uzak kalmalar iki çocuğunu hastalık sebebiyle görememesi tekrar ayrılık...

Kurulan ve defalarca kapatılan dergiler edebiyat dünyasının en önemli sanatçılarıyla yaşanan dostluklar idealleri uğruna defalarca yatılan cezaevleri ama her şeye karşın düşüncelerinden vaz geçmeme he şeyi ık bi dille söyleme yazma ,dönemin yasakçı zihniyetine başkaldırı...

Rıfat Ilgaz ın yaşamıyla birlikte bir dönemi anlatıyor sarı yazma ve bi yazarın ne kadar çok zor yetiştiğini ne kadar zor şartlarda yaşadığını,ne kadar yokluk çektiğini ama hiçbir zorluğun onu yazmaktan alıkoyamadığını hayatını adeta yazmaya adadığını, yazmanın belki de çocuklarından bile önce geldiğini hiçbir şey için düşüncelerinden şaşmadığını,her zaman toplumdan fakirden yana olduğunu ...

Haziran 15, 2008

Yokluğumdaaa!!!

Selammm...
Uzun bi aradan sonra Bartın a da bloglar alemine de döndüm...
19 Mayıs tatili öncesi yapılan planlar zorunluluk sebebiyle ertelenip Samsun un yolu tutulur acilen ameliyat olunur ve sağ salim bi hale gelip getirilip tekrar Bartın a dönülür...
Gerek hastanede gerek hastane sonrası evde yakınlarla eş dostla görüşülür aile muhabbetleri yapılır ,bol bol telefonla görüşülüp arkadaşlardan ,akrabalardan bol bol moral alınır arada da kitap okunur,okumak için bolca kitap edinilir 1 ay erkenden zoraki tatile girmenin keyfi sürülür :))

Rıfat Ilgaz ın Radarın Anahtarı , Yıldız Karayel ve Sarı Yazma kitapları keyifle okunur betimlemelere ,anlatış şekline ,toplumu o denli anlayışına hayran olunur...

Montaigne in Denemeleri ne başlanır aceleye gelmeden rahat rahat okunacak bi zamana ertelenir şimdilik bitirilmez o esnada alınan başka kitaplara dalınır...

Adam Fawer adında yeni keşfettiğim bi yazarın Olasılıksız adlı kitabı okunur peşinden de sonraki kitabı olan Empati acil bi şekilde edinilir okunacaklar sırasına girer...

Turgut Özakman ın Çanakkale savaşını anlatan Diriliş kitabı da alınarak listeye dahil edilir bi an önce okumak için can atılır ...

Şu anda da tatil öncesi arkadaşda görüp aldığım fakat Samsun a götürmediğim Lisa Klein in Ofelya sı elimde... Biri Hamlet Danimarka Prensi diğeriyse Ofelya ,bu iki aşığın hikayesini bildiğinizi sanıyorsanız bir daha düşünün diyor kitabın başında meraktayım...

En kısa zamanda okuduklarımla yine burdayım...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails