Aralık 05, 2008

Okudum , yazdım ......


Son yazımda kar dilemiştim di mi , yahu insan bi hava durumuna bakarda öyle diler ki azıcık gerçekleşebilme ihtimali olsun aksine sonbaharı diil de ilkbaharı yaşarmışçasına güzel günler geçirdik yoğun bi haftaydı artık okulumuzun tadilatı bitti yeni pırıl pırıl okulumuzda kendi sınıflarımızda başlıcaz tatil dönüşü ama özlicem öğleci olmayı uyanıp elimde kahve bloglar arası gezinti yapmayı, gazetelere bakınmayı ,kitap okumayı... Ama yine güne kitap okuyarak başlayabilecek olmanın keyfini yaşıyorum şu aralar umarım düşündüğüm gibi güzel olur ... Derse başlamadan önce ilk yarım saat kitap okuma dersi ekledik... Ne güzel olur ki öğrenciler de kitap okumanın keyfine varsalar ...


Son okuduklarımdan Şiraz'ın Eylül'leri ve henüz bitirdiğim Bin Muhteşem Güneş gerçekten etkileyici ve daha önce okuduğum Uçurtma Avcısını da ekleyince farklı yerlerde geçmelerine karşın yaşanan korkunç olayların benzerlikleri açısından birbirine karıştırmaya başladım karekterler karışır oldu hele Halit Huseynı'nin iki kitabında da Yetimhene müdürü Zaman la karşılaşınca kim nerdeydi hangi romanda kim vardı yazmak istiyorum bu sebeple yazmak ve anımsamak...
~~ Şiraz'ın Eylül'leri...
Dalia Sofer kendi yaşam öyküsünden esinlenerek yazmış , 1979 İran devrimden sonra yaşamı darmadağın olan bir ailenin dramı... Amin ailesi devrim sonrası sözde normal yaşantısına devam ederken bir gün aniden kapısını Devrim Muhafızlarından biri çalar.... İshak’a kendisiyle beraber gelmesini söyler, sorularına cevap alamayan İshak itaat etmek zorunda kalıp onları takip eder... Bu gidişi yaklaşık iki mevsimden fazla sürer,bu zaman içinde aile tüm uğraşılarına rağmen kendisinden hiç haber alamaz, ne olduğu, nerede olduğu bilinmez.... İshak Amin kendisiyle beraber çocuklar, komünistler, devrim karşıtları ve müzisyenlerle aynı hapishaneyi paylaşmaktadır.Meşhur piyanist Vartan Sofoyan da gördüğü işkenceler sonucu öldürülür. Ölüm artık onun için bir kurtuluştan başka bir şey değildir. Feryatlar ve bağrışmaların aksine kimse derdini anlatacak bir merci bulamayınca yavaş yavaş etrafında olanların yok olduğunu gören Amin de paniklemeye ve umudunu yitirmeye başlar, sonunda tüm varını yoğunu devrimin sürekliliği adına bir tek kişiye vermeyi teklif ettiğinde hürriyetin kapısını aralar... Ancak aylar sonra evine geriye döndüğünde her şeyi değişmiş bulur... Kendisi zengin ve mücevher ustası olan İshak Amin bir şekilde kefaletini ödeyecek yolu bulur.Hayat yine devam etmektedir ancak değişmiştir. Her ne kadar kabul etmesi zor olsa da İshak Amin kendine vatan olarak gördüğü ülkede istenmediğini anlar. Şah ve ailesine hizmet sunan biri olarak başı beladan, kendisi tehditlerden kurtulmaz. Kurtulmasının tek bir yolu vardır.Ülkesinden kopmak...
~~ Bin Muhteşem Güneş...

Yazarın ilk kitabı Uçurtma Avcısı nda savaşa ve günümüz Afganistan'ındaki etnik düşmanlıklara rağmen normal bir hayat yaşamaya çalışan iki çocuğun hikâyesini anlatılıyordu. Bin Muhteşem Güneş te ise aynı hikâyenin kadın tarafı, hem iki kadının hem iki şehrin ~ Herat ve Kabil ~ hikâyesi...

İlk Herat yakınlarında, evlenmemiş annesiyle birlikte yaşayan Meryem'in dünyasını görüyoruz. O kadar üzücü bir dünya ki bu... Zavallı Meryem sara hastası annesinin yükünü çekmek zorunda ve hayattaki tek mutluluğu Herat'ta sinema işleten, bir gün kendisini de yanına alacağını umduğu ikiyüzlü, sevimli babasının haftalık ziyaretleri...Meryem in annesinin annesi ölümüyle duygusuz babası onu Kabil'den bir tanıdıklarıyla evlendiriyor. Burka giymesinde ve misafirler geldiğinde üst katta saklanmasında ısrar eden bir yabancıyla yaşamak zorunda olmanın yarattığı travmaya rağmen, özellikle hamile kaldığında, kocasından ilgi ve şefkat görebileceği umudu yeşeriyor Meryem'in içinde. Ama Hosseini, kadınların sadece 'doğuran' olarak görüldükleri bir toplumda çektikleri çileyi bütün canlılığıyla gözler önüne seriyor; yaptığı düşüklerin ardından evlilik Meryem için hapishaneye dönüşüyor...
Meryem'in hayatından, kızının eğitim görmesi gerektiğine inanan liberal bir babanın kızı olan Leyla'nın hayatına geçiyoruz. Bu, Meryem'i dışardan görmeye başlamamız demek: Leyla onunla hiç konuşmasa da, örneğin, bir gün "ayakkabıcı Raşit burka giymiş karısıyla önlerinden geçiyor." Hosseini, her peçenin altında gizli hikâyeleri olan bireylerin olduğunu hatırlatıyor bize. Eğitimi, tutkuları ve fikirleri olan bir genç kız Leyla ve onun bir de kendisini sinemaya ve seyahate götüren zeki bir erkek arkadaşı var. Leyla'nın çocukluğunun geçtiği (Sovyet kontrolündeki) dönemden, kardeşinin mücahitlere katıldığı ve sekiz yıllık savaşın ardından Rusların savaşı kaybetmeye başladıkları söylentilerinin çıktığı döneme kadar adım adım ilerliyoruz. Ancak Rusların ülkeden atılmalarının ardından mücahitlerin nasıl özgürlük savaşçılarından aşırı muhafazakârlara dönüştüklerini görüyoruz...

Leyla'nın ailesinin başına gelen felaketlere doğru ilerliyoruz. Sonunda onu öksüz, yetim ve yapayalnız buluyoruz. Leyla, Raşit'in kendisini ikinci karısı olarak almasına izin vermek zorunda kalıyor. Bir felaket diğerini izliyor, aileler parçalanıyor, dayaklar ve tehditler yanlarında erkek olmadan sokağa çıkamamalar kadınların gündelik hayatının sıradan parçaları haline geliyor...Bin Muhteşem Güneş, kocalarının zulmü karşısında iki kadının geliştirdikleri dostlukla ilerliyor... Bu kadınların sevgiye dair tek umutları birbirleri; fiziksel ve duygusal olarak hayatta kalmalarını ise sadece bu sevgiye ve Leyla'nın çocuklarına besledikleri sevgiye borçlular...

Kitabın sonlarına doğru güzel gelişmeler de yok değil ama tüm bu olayların yaşanıyor olmasını bilmek bile insanın içini acıtıyor...

Perina ya başladım uzun bi tatil var önümüzde ve de bayram ama arada pek kitaplarla buluşabileceğimi zannetmiyorum gezilecek yerler bolca zira :))

İyi bayramlar diliyorum...

d.n.... :)) Fotoğraf bizim yaramaz kaplumbağamız Raffy e ait bunalıma girmişliğimi ,yuvasından kaçmışlığı, bizi protesto etmişliği bile vardır, bu haliyle çok masum dursa bile yaramazdır kendileri.... Uyurken ki bu hallerine bayılıyorum bizden önce tatile gitti keyfi de pek yerindeymiş aldığım haberler göre :))

2 yorum:

Cocukla Cocuk dedi ki...

Tatil dönüşü taşınacağınız sınıflarınız hayırlı olsun, sabahçı olmanın da güzel yanını bulmuşsun elif'cim. Kitap dersi olsun valla süper fikir.
Bu bayram uçurtma avcısını okuyacağım devamında karar verecem 2. romanına
iyi Bayramlar

el*ff dedi ki...

~~ Çocukla Çocuk tşk ederim erken saatte derse girmek kabus gibi geliyor ama en azından kitap okuyup kendime gelip öyle derse başlarsam daha motive olabilirim gibi geliyor :))

2 .kitabı Uçurtma Avcısından daha iyi buldum ben...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails